Tags: , , , , , | Categories: Haber Posted by Editorial on 26.12.2013 19:55 | Yorumlar (0)

Böyle bir teklif hazırlandığına dair bilgiyi Serdar Kuzuloğlu'nun blog'undan öğrendik. Kendisi belli başlı konulaı üzerinde durarak güzel bir özet çıkartmış. Bizde bu tasarı onaylandığında Hosting ve Verimerkezleri ile alakalı hangi maddeler var onları belirlemeye çalıştık.

Özet Maddeler

  • Tüm erişim sağlayıcıları "Erişim Sağlayıcıları Birliği" adı altında toplanacak.
  • Birliğe üyelik zorunlu olacak. 
  • Üye olmayan erişim sağlayıcıları faaliyet gösteremeyecek.
  • Üye olmayan erişim sağlayıcıları para cezası ödeyecek.
  • Birliğe yapılacak tebligatlar tüm erişim sağlayıcılarını yapılmış sayılacak.
  • Servis sağlayıcıları kolluklar ve mahkemelerle yakın çalışacak.
  • Ticari amaç ile olsun olmasın tüm erişim sağlayıcıları kayıtları en az 1 en çok 2 yıl saklamak zorunda olacak.
  • Ticari amaçla toplu kullanım sağlayıcılar suçun işlenmemesi için çeşitli önlemleri almakla sorumlu olacak ?
  • Site engelleme hususunda sadece ilgili URL yasaklanacak tüm site kapatılmayacak.
  • Erişim engelleme kararına uymayanlar cezasına çarptırılacak.
  • Barındırcı şirket mağduriyet ile ilgili şikayetlere 48 saat içinde cevap vermesi zorunlu olacak.
  • Yer sağlayıcılarının yaptıkları işin niteliğine göre sınıflandırılarak kanun tarafından sorumlulukların değişebilecek.
  • Yar sağlayıcılık bildiriminde bulunmayan veya kanuna uymayan yer sağlayıcıları 2000 TL 50.000 TL arası para cezasına çarptırılabilecekler.

5651 kanunu İnternet sansürü, Şefafflık ve Devletin İnterneti kontrol altına alma gibi konularda tartışmalı olması ile birlikte bu değişikliklerle İnternetin gelişmesi, yurt içi servis sağlayıcılarının gelişmesi ve buna bağlı konularda dahada tartışmaya neden olacağa benziyor. 

Tags: , , , , , , , | Categories: Haber Posted by Editorial on 27.04.2012 12:22 | Yorumlar (0)

Daha önce cablemap.info web sitesini siz okuyucularımıza tanıtmıştık. Aynı işi yapan fakat veritabanı daha güncel olan bir başka web sitesi ile daha karşılaştık submarinecablemap.com incelemekte fayda var.

Tags: , , , , , , | Categories: Datacenter, Haber Posted by Editorial on 27.02.2012 09:49 | Yorumlar (0)

BTK, internet erişimi konusunda en sonunda tüketiciyi hatırladı. Türkiye'de internet servis sağlayıcılığı operasyonlarının başlamasından 14 yıl sonra, İnternet Servis Sağlayıcılar için hizmet kalitesi tebliği yayınladı. Tebliğin amacı, hizmet kalitesi ölçüt ve hedef değerlerinin tespiti ile ölçümlerinin yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek olarak verildi. Tebliğ sadece sabit internet hizmeti veren operatörlerin hizmetlerinin değerlendirilmesini içeriyor.

Pazar payı %4 ve üzerinde olan İSS’ler ve kablo internet hizmeti sunan işletmeciler, tebliğin yükümlüsü olarak tanımlandı.

12/9/2010 tarihinde yayınlanan Elektronik Haberleşme Sektöründe Hizmet Kalitesi Yönetmeliğine dayanılarak hazırlanan tebliğde "Ölçütler ve Uyulacak Kurallar" başlığı altında 3 tane ölçüt veriliyor;


  • Veri Aktarım Hızı
  • Bağlantı Süresi
  • Fatura Şikayet Oranı


Veri aktarım hızında, test amaçlı belirlenen dosya, kullanıcı ekipmanları ile indirilecek ve tespit yapılacak. Bu tespit için "Tüm indirme işlemlerinin en hızlı %95’inin gerçekleştirilmesinde ulaşılan hız" kavramı ortaya konuluyor. 

"Fatura Şikayet Oranı" olarak ise, şikayete neden olan fatura sayısı ile, o ay çıkarılan toplam faturaların oranı alınıyor.

Kablo işletmeciler (şu anda sadece Türksat var) için 1 ocak 2013'de başlatılacak olan tebliğin gereğince yürütülmesi önemli çünkü Türkiye'nin ortalama internet hızı Akamai ve Google raporlarına göre hala 2,5 Mb'ler civarında gözüküyor. Oysa bırakın dünyayı, ekonomik kriz yaşayan en yakın komşularımızda bile daha yüksek rakamlar veriliyor.

Hizmet Kalitesi Tebliği'ne "İNTERNET SERVİS SAĞLAYICILIĞI HİZMETİ SUNAN İŞLETMECİLERE İLİŞKİN HİZMET KALİTESİ TEBLİĞİ" linkinden ulaşabilirsiniz.

Kaynak: http://turk.internet.com/portal/yazigoster.php?yaziid=36009

Tags: , , , , , , , | Categories: Domain Posted by Editorial on 30.01.2012 09:07 | Yorumlar (0)

Geçtiğimiz haziran ayında, (domain ve domain uzantıları konusunda yetkili kuruluş olan) ICANN’in domain uzantıları ile ilgili almış olduğu yeni karardan sonra özellikle Türkiye’deki medya kuruluşlarında ‘domain uzantıları kalkıyor’ başlığı ile yüzlerce haber yayınlandı. Domain ve domain uzantıları kavramından bihaber editörlerin onayıyla yayınlanan bu haberlerden belki de en ilginç olanı ‘COM Uzantısı Tarih Oluyor’ başlığıyla verilen haberlerdi. Bu haberleri yapan habercilerin .COM uzantısı ile nasıl bir alıp veremedikler var bilemiyorum ama .com uzantısı; internetin 1990’lı yıllarda yaygınlaşmaya başlamasından günümüze kadar internetin en büyük markası olma özelliğini hiç kaybetmedi. Türkiye için de en çok bilinen ve kullanılan domain uzantısı olan .com’un geçmişinden bugüne kadarki olan serüvenine buyrun birlikte bakalım:

IETF tarafından 1984’de yayınlanan rapora göre, com uzantısının ticari amaçlı kuruluşlar (commercial) tarafından kullanılması amaçlanmıştı. Ama domain kayıt edilirken herhangi bir belge istenmediği için (serbest kayıt), com uzantısının ticari olması gibi bir ayrım ortadan kalkarak uzantı herkes tarafından kullanılmaya başlandı. İlk olarak Amerikan Savunma Bakanlığı tarafından kontrol edilen .com uzantısı daha sonra Verisign’ın idaresine bırakıldı.

1985’de com uzantısı ile birlikte kullanıma açılan diğer jenerik üst seviye domainler (gTLD) şöyleydi: edu, gov, mil, net, org,ve arpa. 

COM uzantılı ilk domain olan symbolics.com 1985’in Mart ayında kaydedildi ve hiç düşürülmeden bugüne kadar gelmeyi başardı (yani 27 yaşında bir domain).  Symbolics.com domaini 2009’da domain yatırım firması xf.com tarafından satın alındı.

COM uzantılı domainlerin kaydedilmesi için ICANN onaylı binden fazla registrar firma buluyor. Bu firmalar arasında domain transferi yapmak için herbir domaine ait özel bir EPP kodu bulunuyor ve bu kod bilinmeksizin domain tranferi yapılamıyor.  EPP kodları 2006’da aktif edildi, daha önce domain transferi oldukça meşakkatli bir işti.

Verisign’ın geçtiğimiz aylarda yayınladığı rapora göre .com uzantılı domainlerin sayısı 100 milyonu geçmiş durumda. Bu sayı toplam domain sayısının %40’una tekabül ediyor. Ayrıca .com uzantılı domainlerin büyük bir kısmını İngilizce domainler oluştururken ikinci sırada Almanca domainler yer alıyor.

1985’den bu yana, .com uzantılı 400 milyon farklı domain kaydedilmiş. Bu demek oluyor ki daha önce kaydedilmiş .com uzantılı 300 milyon domain şuan boşta (kaydedilmeye uygun). Bu zamana kadar kaydedilmiş .com uzantılı toplam domain sayısı ise 1 milyarın üstünde (silinip tekrar kaydedilenler dahil).

COM uzantılı domainlerin marka değerlerinin yüksek olması domain satışlarında da kendini gösteriyor. Geçtiğimiz yıl satılan en pahalı 100 domainin 85’i .com uzantılı.

COM uzantısının ccTLD (country code top level domain – ülkelere ait üst seviye domain uzantısı) versiyonları da bulunuyor. Bu örnekler arasında bizim en iyi bildiğimiz tabiki com.tr. Bunun yanında com.au (Avustralya), com.gr (Yunanistan), com.mx (Meksika) gibi farklı ülkelere ait domain uzantıları da bulunuyor.

Biraz da teknik bilgilere bakacak olursak;

  • COM uzantılı bir domain en az 1 yıllık en fazla 10 yıllık kaydedilebiliyor.  
  • Domain en fazla 63 karakterli (harf/rakam/tire) olabilirken en az 1 karakterli olabiliyor.
  • 1 karakterli domainler IANA (INTERNET ASSIGNED NUMBERS AUTHORITY)’de bulunuyor ve bu domainler el değiştiremiyor.
  • Bir domainde tire (-), ilk ve son karakter olarak yer alamıyor, sadece orta(lar)da bulunabiliyor.
  • COM uzantılı domainlerde  IDN (Internationalized Domain Name - ulusallaştırılmış alan adı) uyumu bulunuyor. Yani her dile ait özel karakterler .com uzantılı bir domainde kullanılabiliyor (ASCII karakter kodlamasına göre çevrimi yapıldıktan sonra kaydediliyor. Örnek olarak alanadı'nın ASCII'ye çevrimi xn--alanad-u9a'dir).

63 karakterli bir domaine örnek olarak 2000 kayıtlı şu domain verilebilir: thelongestdomainnameintheworldandthensomeandthensomemoreandmore.com (domain sahibi Guiness’e başvurmuş ama bu rekorun başkaları tarafından da kırılabileceği söylenerek başvurusu kabul edilmemiş).

Yeni (son 3 yılı kapsayan) internet girişimlerinde .com uzantısının kullanım oranı %90’nın üzerinde. Yeni bir projeyi .com uzantısı yerine farklı bir uzantıyla hizmete açmak geri dönüşü olmayan, yanlış bir karar olabilir. Örnek olarak Mynet ilk açıldığında mynet.com.tr olarak hizmet veriyordu ve bu hem mynet.com.tr uzantılı email kullanımında hem de direk trafikte oldukça büyük problemlere sebep oluyordu. Çünkü, mynet.com başka bir kişiye aitti (daha sonra mynet.com sahibinden satın alınarak problem çözülebildi).

Bu duruma güncel bir örnek daha verecek olursak, E-Tohum tarafından açıklanan 2012 girişimleri arasında yer alan minder projesinin internet sitesi olarak birçok platformda minder.com adresi verildi. Ama maalesef projenin internet sitesi minder.com.tr idi ve minder.com farklı bir firmaya aitti. Bu durum bir takım sorunlara yol açtı (sanıyorum mynet.com.tr’de olduğu gibi bir satın alma bu domain için çok mümkün olmayacaktır). Tüm bunlar bizi gösteriyor ki, yeni bir proje yapılacaksa, çok istisnai durumlar hariç .com’dan başka bir uzantıyı düşünmemek gerekiyor.

.COM uzantısının internetin varsayılan (default) uzantısı olduğunu artık birçok yerde görmemiz mümkün. Örnek olarak, akıllı telefonlarda (iPhone gibi) telefon klavyesinde .com uzantısı yer alıyor. Ayrıca, internet tarayıcısında bir site adresini uzantısız yazıp control tuşuna (mac için command) bastığınızda da tarayıcınız sizi yazdığınız adresin .com uzantısına götürüyor.

Oldukça uzun bir yazı oldu, umarım okurken sıkılmamışsınızdır. Sonuç olarak şunu tekrar söylemek istiyorum: .com uzantısı, internetin en büyük markası

Not: Bu yazı hazırlanırken faydalanılan kaynaklar:

M.Cihad Tuna
domainom.com

Tags: , , , , , , , | Categories: Haber, İnceleme Posted by Editorial on 05.08.2011 18:59 | Yorumlar (0)

Hepimizin bildiği gibi kamuoyunda çok ses getiren BTK'nın Güvenli İnternet adıyla 22 Ağustos'ta yürürlüğe almayı kararlaştırdığı İnternet Filitresi için sayılı günler kaldı (Bu konu ile ilgil görüşlerimizi BTİK'in Kararlarına Dair yazımıda dile getirmiştik). Bir çok çevrenin karşı çıktığı bu karar ile ilgili dün BTK'dan yeni bir karar daha çıktı. Şöyle ki;

 
5809 sayılı Kanunun 4 üncü, 6 ncı ve 50 inci maddeleri ile 28.07.2010 tarihli ve 2765
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme
Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliğinin 10 uncu maddesi ve ilgili diğer mevzuat
hükümleri kapsamında,
 
Ek’te yer alan “Güvenli İnternet Hizmetine İlişkin Usul Ve Esaslar Taslağı”nın 10 gü
süre ile kamuoyunun görüşü alınmak üzere yayımlanması hususuna karar verilmiştir.

Yukarıda okuduğunuz gibi BTK bu karar'ın yürürlüğe girmesinden önce 10 gün süre ile kamuoyunun görüşünü almak istiyor. Bizim vatandaş olarak anladıığmız. Kamuoyu bahsi geçen taslağı inceleyecek ve 10 gün içinde olumlu veya olumsuz tavrını gösterecek. BTK'da kamuoyunun nabzını yoklayıp ona göre şerbeti vercek yani taslak yürürlüğe girecek veya girmeyecek veya ertelenecek.

Şimdi burda herkese görev düşüyor! Internet kullanıcıları burdaki duruma, İki Ay önce nasıl tepki gösterdilerse yine aynı tepkileri göstermeliler ki BTK kamuoyunun görüşlerini net bir şekilde görsün.

Taslağı incelediğimizde dikaktimizi çeken bir kaç nokta oldu bunları belirtmek gerekirse;

Güvenli İnternet Hizmeti Çalışma Kurulu?

İşte Internet sitelerinin kaderini belirleyecek kuru! Bu kurulun kararları ile İnternet'te hangi siteler zararlı, hagi siteler zararsız belirlenecek ve bizde o sitelere gireceğiz veya giremeyeceğiz. 11 Üyeden oluşması tasarlanan bu kurulda Aile ve Sosyal Politikalar bakanlığından, İnternet Kurulun'dan, BTK'dan, Psikoloji, Pedagoloji, Sosyoloji dalından uzmanların yer alması planlanmış. BTK tarafından sürekli söylenen yasak listeleri bu kurul oluşturacak ve Erişim Sağlayıcılarına gönderecek. Konu internet olunca bu kurulun işi gerçekten zor olacağa benziyor.

Burda aklımıza bir soru takılıyor. Internet gibi her yıl 10 katı büyüyen dijital bir organizmanın için de ki web sitelerini, portları ve IP'leri teker teker nasıl değerlendirip iyi veya kötü listelere alacaklar? Bu filitrelerin güncelliği nasıl korunacak? Zaman içinde keyfi veya başka merciler tarafından sakıncalı olarak görülen siteler'de sansüre maruz kalabilecek mi? Sansürlenen site sahipleri itiraz ettiklerinde kısa sürede cevap verilecek mi? yoksa aylar süren bir prosedürle yıldırılacaklar mı? bunun gibi soruları çoğaltmak mümkün, Internetin doğasına aykırı olan bu sistem, doğal olarak Internetin hızına ayak uyduramayacaktır.

Altyapı

Taslağa göre. BTK yasak listelerini Erişim Sağlayıcı ile arasında noktadan noktaya (Artık hangisi ise Frame Relay mi?, Metro Ethernet mi? ATM mi?) yeni bir hat kurup sağlamayı planlıyor. Taslağa göre "yasak listeleri" bir veritabanında tutulacak, ISP'de bunun altyapılarına imlemente edip her istek geldiğinde sorgulama yapılabilecek bir sistem kuracak.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Internetten bahsediyoruz zaman içerisinde çok büyük veri yığınları ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz. Bu veri yığınınıda her Erişim Sağlayıcı ile ayrı ayrı paylaşmak pek akıl karı değil. Uzun vadede de bu veri yığınlarını yönetebilecek donanımlar sürekli maliyeti arttıracaktır. BTK bu taslağı oluştururken işin teknik tarafını bilindik sistemlerle çözemeyeceğini idrak etmişmidir çok merak ediyoruz. Burdaki teknik detayları başka bir yazıda derinlemesine inceleyeceğimizden yorumların gerisini size bırakıyoruz.

Başlangıç

Filitreleme fiilen 22.11.2011 'de başlayacak. 22 Ağustos 2011 ve 22 Kasım 2011 arası Erişim Sağlayıcılarla test süreci olarak planlanıyor.

Sonuç

Umarız BTK 04 Ağustos'ta ki kararda dediği gibi Kamuoyunun görüşününü dikkate alır ve ona göre hareket eder. Türk Internetini küçülten ve her yönden yük getiren bu gereksiz uygulamaları tasarlamayı bir kenara bırakıp esas işi olan Türk Internetinin gelişmesi ve daha ileriye götürülmesi adına projeler tasarlar.

Ek Dosya

2011 DK-14 410.pdf (140,05 kb)

Tags: , , , , , , , | Categories: Haber Posted by Editorial on 27.07.2011 18:39 | Yorumlar (0)

Greg Mahlknecht, Dünya üzerindeki haberleşmenin omurgasını oluşturan denizaltı internet kablolarının güzel bir haritasını çıkarmış ve GNU lisansı ile de paylaşmakta. Yıllara görede Denizaltı kablolarının durumunu görebileceğiniz bu haritada özellikle Türkiye etrafındaki kabloların 2002 yılından sonra nasıl çoğaldığını görebilirsiniz.

Download

Tags: , , , , , | Categories: Infographic Posted by Editorial on 10.07.2011 05:23 | Yorumlar (0)

Tags: , , , | Categories: Haber Posted by Editorial on 05.05.2011 05:17 | Yorumlar (0)

Önce 5651 kanunu, arkasından TİB'in alanadı isimlerini sansürlemek için servis sağlayıcılarına gönderdiği mektup ve son olarak Interneti ulusal proxy'lerle sansürlemeyi amaçlayan, sözde güvenli internet ortamını sağlayacak olan 22 Ağustos'ta uygulanacak olan filitre kararı. Tüm bu çağ dışı uygulamaların sorumlusu Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu

Amaç Internet üzerinde işlenen suçlarla mücadele etmek fakat bu amaca yönelik kararları BTİK kendi kafasına göre, kendi bilgisi çercevesinde alıyor ve uygulamaya geçiyor. Kurumun amacı kısıtlamaları kaldırma, sektöre, pazara canlılık getirmek, haksız rekabeti engellemek gibi bir sürü faydalı hususlar olmasına rağmen bu konuların karşısında çağ dışı bir canavar görüntüsünde. Bizde Web Hosting Türkiye olarak BTİK'İn kararlarına bir göz atıp kararlar nelere fayda sağlıyor, nelere sağlamıyor bir değerlendirelim istedik ve 5651 kanunundan başladık.

5651 kanununa bir bakalım...

İlk göze çarpan madde 4'üncü maddenin birinci fıkrası : "İçe­rik sağ­la­yı­cı, in­ter­net or­ta­mın­da kul­la­nı­ma sun­du­ğu her tür­lü içe­rik­ten so­rum­lu­dur." Sanırım bu madde'de Web 2.0 Çağında olduğumuz şu günlerde biraz eskide kaldı çünkü içerik sağlayıcılar artık bir platform haline geldi. İçeriği anonim veya kayıtlı kullanıcılar oluşturduğundan içerik sağlayıcının suçlu bulunması günümüz internet ortamına kısmen uymuyor. Buna örnek olarak "İnci Sözlük" verilebilir. İçeriğin tümünü kullanıcılar oluşturuyor fakat fatura hep İnci Sözlük'e kesiliyor.

Madde 6. 1.B) Sağ­la­dı­ğı hiz­met­le­re iliş­kin, yö­net­me­lik­te be­lir­ti­len tra­fik bil­gi­le­ri­ni al­tı ay­dan az ve iki yıl­dan faz­la ol­ma­mak üze­re yö­net­me­lik­te be­lir­le­ne­cek sü­re ka­dar sak­la­mak­la ve bu bil­gi­le­rin doğ­ru­lu­ğu­nu, bü­tün­lü­ğü­nü ve giz­li­li­ği­ni sağ­la­mak­la.

Madde 6'yı tasarlayan yetkililer durumu Internetin Kilobyte'lar ile ifade edildiği 1995 yılına göre düzenledikleri açıkca görülüyor. Internet'te oluşan bir günlük datanın Petabyte'lar boyutunda olduğunu düşünürsek bu maddeye göre hareket eden Erişim ve Yer Sağlayıcılar 6 Aylık trafik bilgisini saklayıp, güvene almakla yükümlü hale geliyor. Teknik olarak trafik izleme çözümleri, depolama çözümleri mevcut fakat maliyetler binlerce dolar üzerine çıkıyor. Tabi bu sadece cihaz maliyeti, işletme maliyeti, iş gücü, bakım masraflarını hesaba katmıyoruz bile. Sektör ve Internet için çok gerçekçi olmayan bu maddeyi uygulayan bir veya iki sağlayıcı olduğunu düşünüyorum. Bununla kalmayıp bu bilgileri paketleyip BTİK'in FTP sunucularına göndermeniz gerekiyor. 100GB bir datayı BTİK'in FTP sunucularına göndermek! Acaba BTİK önce böyle güçlü bir altyapısının var olup olmadığını öğrenip sonra bu kararları almışmıdır çok merak ediyorum.

Unutmadan söyleyelim bu düzenlemeleri yapmayan sağlayıcılar 10bin ,50bin TL arası para cevasına çarptırılacaktır diyede ekleniyor. Böyle bir para cezasınında kesildiğini hiç duymadım. Siz duyduysanız haberimiz olsun.

Alanadları için yasaklı kelimeler listesi...

Herkesin bildiği gibi 27 Nisan 2011 Tarihinde "Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı" servis sağlayıcılarına bir bildiri göndermiş ve gelen tepkilerden dolayıda "Bunu sadece öneri baabında gönderdik, kelimeleri yasaklamalarını tavsiye ettik" diye geri adım atmışlardı. Halbuki gönderdikleri ilk mektup'un sonunda şöyle yazıyordu;

Aşağıda İlgili kanun ve yönetmeliğe aykırı içerik bağlamında değerlendirilebilecek kelime gurupları verilmiştir. Bu kelime guruplarını barındıran içeriklerin çıkarılması ile ilgili alan adlarının hizmetine son verilmesi ve son durumun mail ile tarafımıza iletilmesi gerekmektedir. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda ilgili CEZAİ müeyyideler ile karşı karşıya kalınabileceği unutulmamalıdır.

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı

Yani "Benim istediğim kelimeleri yasaklamazsan CEZAİ müeyyideler sizi bekliyor" diyor. TİB'in burdaki duruşu nasıl bir çağdaşlık gösteriyor anlamak elde değil. Bunun sebebinin kurumun açık bir Internet Vizyonunun bulunmadığının göstergesi olarak algılayabiliriz. Gelen tepkilere göre de kıvırmalarıda ayrı konu tabi.

22 Ağustos'ta Uygulanacak Filitrelemeler

Herkesi isyan ettiren karar resmi olarak "İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Taslağı" olarak geçiyor. BTİK halkın kendi internet güvenliğini sağlamaktan aciz olduğunu düşünmüş ki İnternetin güvenli kullanımına dair usul ve esasları bu kararla düzenleme gereği duymuş. Bu karar direkt erişim sağlayıcıları ilgilendiriyor.

Karara göre Internete çıkarken bir kaç profile tabi olacağız bunlarda aşağıdaki gibi;

Aile Profili : BTİK tarafından hazırlanan kara liste (Black List) Servis Sağlayıcılara gönderiliyor ve servis sağlayıcılar buna göre kısıtlama yapmak zorun da oluyor yani BTİK giremeyeceğiniz sitelere sizin için karar veriyor, doğru yada yanlış BTİK'e güvenmelisiniz. Burda kısıtlananlar Proxy ve belirli portlarda olabiliyor. Yani P2P siteleri veya Remote Desktop uygulamanızda BTİK isterse kapatılabiliyor.

Çocuk Profili : Çocuk Profilinde Web Proxy sitelerine erişim açık sadece black list uygulaması söz konusu tabi yine BTİK'in berlilediği black list'e tabi. Sanırım burda çocukların proxy yapamayacak kadar beceriksiz olduğunu düşünerek Proxy erşimini açmışlar?

Standart Profil: Şu anda bu sayfayı okurken eriştğiniz profil standart profil. Burda herhangi bir sınırlama bulunmuyor. oh Rahat, özgür ama diken üstünde!

Yurtiçin İnternet Profili: Sadece yurtiçindeki IP adresleri ve black list harici portlar ve IP adreslerini kapsıyor. Bu paketi son kullanıcının ihtiyacına göre şekillendirdik diyorlar fakat böyle bir profile sahip olmak isteyecek bir insan düşünemiyorum bile. Internetin %1'ine erişebileceğini bile bile bu profile insanın ancak kandırılarak alınabileceğini düşünüyorum. Kimbilir belki niyetleride budur.

Servis Sağlayıcılarına Etkileri

Karar da ki profilleri bir kenara bırakıp Servis Sağlayıcısına getiilen yüke bakarsak ilk göze çarpan, Servis Sağlayıcının BTİK'in hazırladığı black list'e erişmesi için ayrı bir veri hattı oluşturması gerekmekte olduğunu görüyoruz. Yani S.HDSL veya ATM yada BTİK noktadan noktaya ismi ile ne demek istiyorsa o hat üzerinden haberleşecek. Kısaca ISP yeni bir hat, filitrelemeyi uygulayabilmek için yazım, donanım ve işletecek personel kaynağı ayırması gerekiyor. İşin artısı bu engellemeyi uygulamak için alınan cihaz veya yazılımın yedekli olmasıda şart koşulmuş yani Maliyet X 2 olarak hesaplayacağız.

Servis Sağlayıcılar bu kara listeyi BTİK'in belirleyeceği periodlarda güncelleyecekler ve çalışan sistemlerinde uygulayacaklar. Bur da ki veri zamanla çok büyük boyutlara gelebilri bu durumda servis sağlayıcıları belirli seviyede cihaz almak durumda kalacaklardır. Ek olarak BTİK'in Web Servislerinin stabilitesi konusunda bazı sorunlar olabilir veya bu filitreleme sunucularıda dDos saldırısında maruz kalabilir o zaman BTİK hangi altyapı ile hareket edecek? ISP'ler bu kara listelere ulaşamadığında neler olacak orası mechul?

Başka bir sorunda BTİK tarafından engellenen ama servis sağlayıcı tarafından bilerek engellenmeyen IP'ler ve Sitelerde bulunabilir. Bunun kontrolünü BTİK nasıl yapmayı düşünüyor?

Son Kullanıcı Kendi Rızası Dahilinde Filitreden Geçecek

Belkide en can alıcı nokta bu. Servis Sağlayıcılar müşteri ile yaptıkları sözleşmeye "Güvenli İnternet Hizmeti Almak İstiyorum" seçeneğini koymak zorundalar. Örneğin: TTNET'in ADSL başvuru formunda bu seçeneği işaretlerseniz sizi varsayılan olarak "Aile Profili"ne alıyorlar ve evinizden BTİK'in belirlediği kara liste sitelerine erişiminiz yasaklanıyor. ISP bu kara listede değişiklik yapamıyor fakat Internet üzerind eki global kara listelerle genişletilmesini sağlayabiliyor. Beyaz Listeye ise dokunmaları yasak fakat ISP'lerde BTİK tarafından manipüle edilebilir durumda olduğundn bazı durumlarda belirli hareketlere zorlanabilirler düşüncesindeyiz.

BTİK sürekli servis sağlayıcıların tepesinde

Servis Sağlayıcıları BTİK'e her ay bireysel abone sayısını, güvenli internet kullanan profillerin sayısını varsa kendi profillerine sahip abone sayılarını vermek zorunda. Ayrıca son kullanıcılar bu filitreyi aşmış mı? yoksa aşmammış mı? BTİK'e Servis Sağlayıcı tarafından bildirilmek zorunda. Burdaki madde BTİK'İn yeni aşma yöntemlerinin takibi ve bu yeni yöntemlere göre önlem alma amacını güdüyor fakat Internet'te son kullanıcı ile gireceği bu mücadeleden galip gelmesinin imkansız olduğunun birinin onlara söylemesi gerekiyor!

Burdaki İroni, hem son kullanıcı kendi isteği ile kendini sansürleyecek, hemde kendi tanımladığı sansürü yine kendi çabaları ile aşarsa ceza alacak!

Cezalar

5/9/2004 tarihli ve 25574 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Telekomünikasyon Kurumu Tarafından İşletmecilere Uygulanacak İdari  Para Cezaları ile Diğer Müeyyideler ve Tedbirler Hakkında Yönetmelik hükümleri
uygulanıyor.

Sonuç

Unutmayalım ki filitrelemeye son kullanıcı isterse geçebiliyor fakat bu bile çok tedirgin edici ve Internetin özüne aykırı bir şey. Sansürlerden bıkmış bir millet olarak karara aşırı tepki veriyor olabiliriz fakat zamanında youtube'un 2 yıl kapatılması hali hazırda 60bin küsür web sitesine erişilemiyor olması bizi hep diken üstünde tutuyor. Öte yandan Internet kısıtlamalarını BTİK gibi bir kurumun üstleniyor ve işletiyor olaması kara listeleri belirli ideolojilere veya belirli vatandaş profiline göre şekillendireceği korkusuda yok değil. Aklı olan herhangi bir T.C. vatandaşın bu filitrelerden birini kullanacağını sanmıyoruz,  profillere kimsenin dahil olmayacağı belli iken servis sağlayıcılara bu kadar yük ve işletme maliyeti yüklenmeside ayrı bir konu.

BTİK'in amacı tekrar gözden geçirilmeli, ne kadar başarılı olduğu, sektöre yönelik neler yapabildiği. Türkiye'ye neler kattığını masaya yatırılmalı. Acana devletin denetleme kurumları, BTİK'in işlevselliği ve amacını gerçekleştirdiğini anlamıyor mu? çok merak ediyorum!

Umarım yeni anasaya ile artık gereklilik haline gelen "Internet Bakanlığı" kurulur ve başınada aydın, Internet kullanan, genç ve dinamik bir kadro gelir. Yoksa bu Internet cahili yöneticilerle sektörün gelişimi, gelecek nesillerin bilgiye ulaşması çok zor olacak.

Oğuzhan YILMAZ
Web Hosting Türkiye

Tags: , , , , , , , , | Categories: Haber Posted by Editorial on 11.02.2011 22:01 | Yorumlar (0)

Daha önce ulaştırma bakanlığının da ancak farkına varabildiği Türkiyenin internet trafiğinin maliyetlerin fazlalığından dolayı yurtdışına kaymaması için alınan önlemlerden bahsetmiştik. Bu ve Bu yazılardan daha ayrıtılı bilgi edinebilirsiniz. Bu gün Türktelekom DGN verimerkezi ile bir toplantı gerçekleştirdi. DGN'nin yaptığı açıklamayı aşağıda aynen veriyoruz.

Türk Telekom Batı II Bölge Müdürü İrfan YILDIZ,Kurumsal Pazarlama Direktörü Uğur Mutluhan Oruncak, Kurumsal Pazarlama Direktörü Gürkan Arpacı, İnternet ve Veri Merkezi Müdürü Mesut Tokgöz, Ticari Segmentler Müdürü Mehmet Ali Sağlam ve Bursa Müşteri İlişkileri Müdürü Mine Poyraz tarafından Bursa merkezli servis sağlayıcı DGN Teknoloji’ye yapılan ziyaret de internet hizmetlerinin daha düşük fiyatlarla daha yüksek kalitede müşterilere sunulması için yapılabilecekler konusunda görüşmeler yapıldı.

Türk Telekom’un sürekli artan ve yurtdışına kayan yüksek bant genişliği talebinin Türkiye’ye yönelmesini sağlamak amacıyla bir süre önce başlattığı kampanyası ile veri merkezlerinin toplam maliyetlerinin düşürülmesi, bu merkezlerden hizmet alan tüm müşterilerinde uygun fiyatla hizmet alması hedeflenmişti.
Kampanya kapsamında yurtdışından taşınan internet hizmetleri ile yüksek bant genişliği gerektiren video,ses uygulamalarının Türkiye içinde barındırılması, kullanıcıların daha hızlı,kaliteli ve beklemeden internet de sunulan içeriklere ulaşmasını sağlamakta.

Yüksek kalitede hizmet verebilecek, dünya standartlarında veri merkezlerinin Türkiye’de varlığının önemi toplantıda bir kez daha dile getirilirken, kampanyanın yurtdışından içerik sağlayan, yayın yapan işletmecilerin Türkiye’ye yönlenmesini, dolayısıyla ülke ekonomisi için değer yaratılmasını sağlayacağı ifade edildi.
Türkiye’nin büyük veri merkezleri içinde yer alan DGN Teknoloji Datacenter’ında içinde bulunduğu DGN Plus internet teknolojileri binasında yapılan toplantıda; 1 yıl gibi kısa bir sürede 5 Gbit internet kapasitesine erişen ve kampanya çerçevesinde yurtdışında barınan internet hizmetlerini Türkiye’ye taşımaya devam eden DGN Teknoloji’nin sunduğu hizmetler hakkında bilgiler ve Türk Telekom ile kurulmuş olan stratejik ortaklıkların devamına ilişkin memnuniyet dile getirildi.

Kısa süre önce Türk Telekom internet POP noktası olarak belirlenen DGN Teknoloji Datacenter’da, Türk Telekom’un Bursa Demirtaş ve Bursa Demirtaş Organize Sanayi bölgesine internet erişimi sağladığı network cihazları da barındırılmakta. 2008 yılında yapımına başlanan ve Eylül 2009’da hizmete giren veri merkezinde dünyanın her yerindeki internet kullanıcılarına yönelik barındırma hizmetleri sunulmakta. Şirket aynı zamanda geniş bant internet erişimi konusunda da Bursa’da çeşitli hizmet vermekte.


Görünen o ki bunun gibi toplantılar tüm internet erişim sağlayıcıları ile gerçekleştirilecek ve çeşitli optimizasyonlarla maliyetleri düşürüp son kullanıcıya daha düşük trafik maliyetleri sunulacak.

Telekom'un bu gibi toplantıları çoktan yapması gerekirdi gerek Tekel olmasının verdiği avantaj, gerek gelişen hosting sektrünü dikkate almaması bu gibi toplantıların ve doğabilecek iş birliklerinin önüne geçiyordu. Sektöre Tellcom gibi önemli bir rakip girince Türktelekom'un paslanmış birimlerininde hareket ettiğini görmek sektör için iyi bir haber.

Kaynak : http://www.facebook.com/photo.php?fbid=501580760975&set=a.407804265975.190046.228243435975

 
Tags: , , , , , , , , | Categories: İnceleme Posted by Editorial on 06.11.2010 19:50 | Yorumlar (0)

Bu analizin "özet" olan ilk bölümünü burayı tıklayarak okuyabilirsiniz.


Ülkemizde telekom alanında neyin ne olduğu çok net gözükmüyor. 2-3 yıldır piyasaya sunulan bir sürü kampanya arasında, kullanıcının hem hızlar, hem de fiyatlar konusunda kafası çok karışık. Satın alınan bir hız ve ucuz olduğu düşünülen fiyatlar var ama gerçekleşenler karışık. İnternet konusunda çok ilerdeyiz sanılıyor ama yurtdışındaki verilere bakılınca durum pek de böyle gözükmüyor.

Bakıyorsunuz, TTnet dışındaki ISS'lerin ismi var, cismi ise zar zor var (yokolanlar da var tabi), Türkçe içerik ancak emekliyor, yurtdışında kendi başına bir pazar olan veri merkezi sektörü ise ülkemizde yok, bu işlev ancak var olan ISS'ler tarafından yerine getiriliyor.

Veri merkezi kurmak üzere ülkemizi ziyaret eden yabancı yatırımcı ise, durumu görüyor ve Bulgaristan ya da Romanya'ya gidiyor.

Artık yaşadığımız dünya global bir dünya. Dolayısıyla burada verilen bir istatistiği ya da durumu, şurada başka bir durumla karşılaştırıp yorumlamak mümkün. Veri merkezlerine bakıldığında, örneğin Google dünya çapında 30.000 sunucu işletiyor, Yahoo 60.000, HP 300+ bin, IBM 300+ bin. Bu sunucular ülkemize gelemiyor, yabancı yatırımcı günümüzün yatırım yıldızı ülkemize gelip, yatırım yapmadan geri gidiyorsa, bunun nedenine bakmak gerekir.

Ulaştırma Bakanı da "Internet içeriğinin zenginleştirilmesi ve yurtdışından yurt içine çekilmesi" gerek diyor. Zaten son bir ay içerisinde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım çeşitli konuşmalarında, yurtdışına yerleşmiş olan içeriğin yurtiçine çekilmesi için çalışma yapıldığını, Türk Telekom'un fiyatları ucuzlatacağını söylüyordu. Bu sözler pek çok içerikçi için umutlu bir bekleyişe yol açıyordu ve bu umutlar hafta başında sona erdi. Sektörün düzenleyici kurumu olan BTK, Türk Telekom'un ilgili tarifesini onaylandığı kurul kararını sayfalarına koydu[1].

Hemen arkasından da Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım müjde verdi[2].

Tarifenin uygulama esasları henüz ortada olmamasına rağmen, tarife ne yazık ki bekleneni vermekten uzak. Üstelik tarifenin bir tarafında 2 yıl süreyle bedava sözü geçiyor ama yurtiçi içeriğe değil. Bu da dolayısıyla taraflarda bir hüsran yarattı. Tekrar söylemek isteriz ki henüz uygulama esasları ortada değil ancak yayınlanan karara bakarak, kısaca durumun özetini şöyle verebiliriz;

  •  

      - İşletmecilerin ve son kullanıcıların makul bir ücret karşılığında elektronik haberleşme şebeke, altyapı ve hizmetlerinden yararlandırılması

      - Tüketici menfaatlerinin gözetilmesi

      - Hizmetin kullanımının teşvik edilmesi yönüyle elektronik haberleşme hizmetleri arzı ve yeni yatırımların özendirilmesi

      a. Öncelikle denetleme düzenleme görevi Bilgi Teknolojileri Kurumuna 5689 sayılı yasa ile verilmiş bir görev. Oysa kurumun bu görevi başka şirket veya kuruluşlara devretme yetkisi bulunmuyor. Bu polisin sanıkları tutuklama görevini, mahkemelerin yargılama görevlerini başkalarına delege etmeleri gibi bir durum yaratıyor.

      b. Kaldı ki Türk Telekom adı geçen diğer ISS'lerle yoğun bir rekabet içerisinde. Bu tür bir denetleme hakkının Türk Telekom'a verilmesi büyük bir rekabet sorunu yaratabilecektir.

      c. Yine Bilgi Telnolojileri Kurumu kendi düzenlediği bir başka kararla yine çelişiyor. Kurum bundan bir süre önce telekomünikasyon sektöründe yetkilendirmiş olduğu kuruluşlardan 27001 Bilgi Güvenliği Sertifikası almalarını talep etmişti. Bu kurumların kendi aldıkları sertifikanın gereği olan gizliliği kendi dışındaki kişilerle paylaşmalarını ve kendi müşterilerinin bilgilerinin gizliliğini riske atmaları gibi bir durum oluşturuyor.

      d. Yine Türk Telekom'a verilen bu kontrol hakkı, ISS'in müşterilerinin sunucularına uzaktan erişim, yerinde inceleme, switch/routerkontrolü, IP erişimleri, ISS'in kullanıcısına tahakkuk ettirdiği faturayı isteme gibi boyutlara ulaşabilmekte. Üstelik bu doğrultuda hazırlanacak olan sözleşmeyi imzalamayan ISS'ler bu uygulamadan yararlanamayacaklar. Sanırım böyle bir sözleşmeyi kendini kurumsal olarak kabul eden hiçbir
      Telekomünikasyon İşletmecisi imzalamayacaktır.

      e. Diğer taraftan aynı tarifelerin Türk Telekom Veri Merkezi içerisinde uygulanması sırasında Türk Telekom'un nasıl denetleneceğine değinilmemiş, adeta keyfi uygulamanın önü açılmıştır. Örneğin ISS müşterilerinden istenen sunuculara uzaktan erişim şartı, Türk Telekom Veri Merkezini kullanacak müşterilerden istenmemiştir. Şimdi siz içerik sahibi olsaydınız, sunucularınızı Türk Telekom'da olsa bir başka şirketini personelinin uzaktan erişimine açmak ister miydiniz? Yoksa böyle bir şart olmayan TTVM'ye mi götürürdünüz?

  • 1 Öncelikle BTK kararında yeni "Veri Merkezi ve Metro Ethernet" tarifesi bir kampanya olarak anılıyor. Yani devamlılığı soru işareti.

    2. Bu kampanyanın amacı olarak 3 gerekçe verilmiş:

    3. İlk itirazımız "makul bir ücret karşılığı" ve "yatırıma özendirme" tarafında. 2 yıl süreyle ücretsiz verilecek bir servisin işletmecileri nasıl yatırıma özendireceği pek anlaşılmıyor.

    4. 2010/DK-07/545 sayılı BTK kararı, Kurumun tarihinde ilk kez bir başka sürpriz ile karşımıza çıkıyor. Kurum sürpriz bir şekilde yapılan kampanyanın kapsam içerisinde kullanıldığı ve kötü niyetli kullanılmadığından emin olmak için kampanyadan yararlanan ISS'lerin teknik ve idari "her türlü" denetimini Türk Telekom'a vermiş durumda. Bu durum da önemli sakıncalar oluşturabilir :


Hosting konusundaki İndirim, rekabete karşı bir uygulama mıdır?

Düşünün ki siz bir içerik üreticisisiniz. Bir web siteniz var. Bu siteyi belirli bir noktaya getirmek için yıllar boyu uğraşıp didiniyorsunuz. Üstelik öyle bir ülkedesiniz ki o ülkenin Internet çıkışlarını taşıyan fiberler sık sık kesintiye uğruyor, kullanıcılar bundan etkilenmesin, içeriğe hızlı erişsin diye ülkenizdeki veri merkezlerini kullanıyorsunuz, komşunuz Bulgaristan dakinin 6-7 katı fiyatlara Internet kapasitesi alıyor, üstelik katma değer vergisi ödüyor, yetmedi kısa bir süre öncesine kadar %15, şimdi ise %5 olan Özel İletişim Vergisinin maliyetine katlanıyorsunuz. Üstelik ülkenizdeki elektrik enerjisi fiyatları batıdakilerin kat kat üzerinde ve hizmet almakta olduğunuz veri merkezleri de bu fiyatlara maruz kalıyorlar.

Bu da yetmedi kullandığınız elektriğin her kuruşunda sevgili ülkenizin devlet televizyonuna özel şirketlerin 10'da 1'i kadro ile yaptıları işi yapsın diye pay ödüyorsunuz.

Bir gün Ulaştırma Bakanınız çıkıyor ve diyor ki: "İçerik çok önemli, biz içeriği destekleyeceğiz. Ben talimat verdim Türk Telekom hosting fiyatlarını %50-60 düşürecek". İçinizden diyorsunuz ki: Vay be bizim bakan amma da güçlü. Özelleştirdiği kuruma bile "fiyatları düşürün" diye posta koyuyor ve de indirtiyor.

Sonra içinize bir kuşku düşüyor: Peki ama bizim bakan, niye bizim hizmet aldığımız Veri Merkezine de aynı talimatı vermiyor. Türk Telekom'un burada özelliği nedir? Yoksa özelleşmedi mi? Yoksa sektör serbestleşmedi mi?

Tabi içerikçi olarak, "bana ne" diyebilirsiniz, "ben neresi ucuzsa oraya giderim". Ama bu hosting konusunda, bugüne kadar fazla müşteri çekemeyen Türk Telekom'un, az sayıda Türkçe içeriği elinde bulunduran ISS'lerin elinden bunu almak ve o konuda da tekel olmak üzere bir yaklaşımı mıdır? diye de düşünenler var. Bu yazı dizisinde "Fatmagül'ün suçu nedir diye sorduran durumlardan birisi" anlayacağınız.

Bunun içerikçiler için anlamı ise, "günün birinde, rekabet kalmayınca fiyatlar yeniden bir yerlere mi fırlar?" sorusudur. "O zaman yurtdışına çıkarsınız" diyenler olabilir ama ciddi içerikçiler için bu göç hayli zor.

Zaten sorunlar bölümündeki belirttiğimiz ilk madde de buna işaret ediyordu. Bu "tarife" yerine "kampanya" adı ile ortaya konan bir süreç. Yani ne zaman artacağı soru işareti.

Bu durumu başka bir dizi ismi ile işaretleyebiliriz : "Öyle bir zaman olur ki"..

Yurtiçi içeriğe karşı - Yurtdışı İçerik

Bu arada yazımızın esas sorun noktası ise, şimdiye kadar açıklanan durumun, sadece yurtdışı içeriğini yurtiçine getirecekler için geçerli olmasıdır.

Yazımızın ilk bölümü yayınlandıktan sonra, Türk Telekom bir açıklama yolladı ve yurtiçi içerik için de başka bir kampanyanın BTK da beklediğini açıkladı. Ama kampanyanın isminde "yurtdışı için" diye bir ifade yerine "Veri Merkezi ve Metro Ethernet" yazınca biz de bunun tek olduğunu düşündük. Bakalım önümüzdeki günlerde devamı neymiş göreceğiz.

Ama şimdiki duruma bakarsak, bu indirimlerin sadece bugüne kadar içeriğini yurtdışında bulunduran, çok iyi niyetliyse sorumlu sıfatıyla KDV ödemiş, ÖİV'nin yanından bile geçmemiş, Internet'i ve elektriği alabildiğine özgürce ve ucuz kullanmış, ülkesinin devlet televizyonuna 5 kuruş katkıda bulunmamış, bir de yanında bonus olarak 5651 sayılı yasanın loguydu, web sitesine künyesini bile yazmaya gerek duymamış (yazanları tenzih ederim), İçerik Sağlayıcı Yetkilendirme belgesini duvarına asmamış olanlara "Sebil" tarifesi. Sana ise eski, kazık tarife. Üstelik Kurum Kararı'ndan bunun en az 2 yıl daha böyle olduğunu anlıyorsun. İnşallah bu düzeltilecektir.

Ama şu anda açıklanan karar bakınca, "E, Fatmagül'ün suçu ne?" diye bir daha sormadan duramıyoruz tabi ki,

Yarın size bu konunun başka bir boyutunu irdeleyeceğim.

 

Kaynak : http://turk.internet.com/portal/yazigoster.php?yaziid=29780